Microbiota 20 - OCAK 2024
Sayın Okuyucular,
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar (BOH) dünyada bir numaralı ölüm ve sakatlık nedenidir1. Bulaşıcı olmayan hastalıklar sanayileşmiş toplumlarda salgın boyutlarına ulaşmış olup, bu gelişme açıkça batı tarzı beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerle bağlantılıdır. “Sağlıklı beslenme” konusunun önümüzdeki yıllarda çok önemli bir halk sağlığı sorunu olacağını söylemek yanlış olmaz. Microbiota Mag'in bu yeni sayısında Dr. Jens Walter ve ekibi mikrobiyom bilimi perspektifinden sağlıklı beslenmeyi neyin oluşturduğunu tartışıyor ve diyet-mikrobiyom etkileşimlerinin mekanistik olarak anlaşılmasının beslenme tartışmalarını bilgilendirebileceğini ve daha sağlıklı diyetlerin geliştirilmesini ilerletebileceğini savunuyor. Dr. Jens Walter bize “bağırsak mikrobiyomunun beslenme araştırmalarının ”kara kutusunu“ olabileceğini, çünkü diyetin birçok fizyolojik etkisinin diyet-mikrop-konak ilişkisinden etkilenebileceğini” söylüyor.
Bu bir “kara kutu” değil, preklinik Alzheimer hastalığında bir umut ışığıdır. Science Translational Medicine 'da yayımlanan bir makale, preklinik Alzheimer hastalığında bağırsak mikrobiyotasının bileşiminde bir değişiklik olduğunu ilk kez ortaya koyuyor. Pr. Pascal Derkinderen'e göre, “bu makale mikrobiyotanın erken yaşta Alzheimer hastalığının gelişiminde rol oynayabileceğini düşündüren yeni kanıtlar sunmaktadır”. Alzheimer hastalığı, yaşlı yetişkinlerde en sık teşhis edilen demans türüdür. Bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi Alzheimer hastalığı da önümüzdeki yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelecektir.
Bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi, daha erken yaşlardaki davranışlar ve sağlık koşulları da
Bir kişinin ileriki yaşamında demans veya bulaşıcı olmayan hastalıklara yakalanma riski. Bağırsak mikrobiyotasını hedef almak için bir başka iyi nedendir.
Keyifli okumalar!